Görünmeyen Emek, Dalgaların, Düzenin Pek de Bilinmeyen Yeri: “Mavi Çöl”

Çağdaş Bozkurt December 27, 2023

Bu girişi sesimizi duyurmak için defalarca yaptık, dünya ticaretinin yüzde bilmem kaçını taşıyan, (ironidir) pandemi döneminde kilit işçi sınıfı kapsamında öncelikli aşılanan, uçuş kısıtlamalarından biraz da olsa muaf tutulan bir meslek grubundan biraz bahsedelim.

12 insanımızı 19.11.2023 tarihinde Ereğli de bir mendireğin önünde yüzme mesafesindeki yerde kaybettik. 7 denizci dostumuzun abimizin kardeşimizin cenazeleri yok!

Mavi Çölde bir Vaha

Sizleri ne teknik bilgilere boğacağım ne de SAR operasyonunu eleştirip, hava durumuna değineceğim. Buraya döneceğiz. Sonsuz bir mavilik hayal edin kusursuz gün doğumları, evrene hayranlığınızı her defasında arttıracak gün batımları, Samanyolu Samanyolu! Samanyolu’nu izliyorsunuz, biraz da gök biliyorsanız Mars’ı, Jüpiter’i, Satürn’ü ve Venüs’ü çıplak gözle görebiliyorsunuz. Hanginiz en son ne zaman gözlemleyebildiniz Samanyolu’nu? Okyanusları geçtiğinizi düşünün, Ferdinand Macellan’ı hatırlayın bugün Güney Amerika kıtasından Pasifik Okyanusu’na açılan boğaza adı verilmiş; Pasifik Okyanusu’na ismini veren denizcinin geçtiği yerleri geçiyorsun. Bu ekonomik koşullarda insanlar şehir değiştiremezken sen dünyanın güzellikleriyle tanışıyorsun üstüne bir de iyi para kazanıyorsun! Engin maviliklerde on günlerce aralıksız seyrediyorsun. Kulağa çok hoş geliyor değil mi? Güzel olmaz mıydı şimdi şöyle kafa dinlemek, biraz güverte yürüyüşü, iki kadeh günbatımına karşı iyi gitmez miydi? Yunuslar da selamlardı sizi, ılık bir okyanus esintisi he nasıl?

Mavi Çölün Hakikatleri

Batan Kafkametler gemisi kıyıdan 20 metre açıkta sulara gömüldü parçalanarak. Telsiz kayıtları paylaşıldı, duymuşsunuzdur belki çığlık çığlığa ölen insanların sesini? Son WhatsApp mesajlarını paylaştık, okumuşsunuzdur.

Durun, bir de karanlık asıl gerçek tarafına gelelim! İçme suyu bitmiş gemiler var hiç uzakta aramayın karşınızda Karadeniz’deler, Marmara, Ege her yerde... Kaptanı su ister armatörü tanktan içsinler diye göndermez. Saçlarınızı döken, sindirim sisteminizi çökerten suya mahkûm bırakırlar. İş yerinizde yaşıyorsunuz, sürekli vibrasyonun olduğu, gürültü ve sallantının hiç kesilmediği bir yerde 3-5 saat uykuyla o dev gemileri sağ salim götürmeye çalıştığınızı düşünün. Savaş bölgesindesiniz üstlerinizden geçen seyir füzelerini hayal edin, az önce iskeledeki bir başka gemi vuruldu, mayınlar kopmuş sürükleniyor! Nereye çarpacağı belli değil, savaşan devletler haliyle savaş durumunda oldukları için biten suyunu aşını parayla da satmıyor sana. Hareket edemediğin bir metal yığını içerisinde ölüm seslerini dinliyorsun. Annen hasta, hatta eşin doğum yapmış uydu telefonu sorunlu çalışmıyor, internet yok eşinden haber almak için günlerce uğraştığını düşün. Bulgaristan’dan Batum’a giderken Karadeniz’in ortasında babanın vefat haberini aldın. Ailenin inancı cenazenin beklemesine müsaade etmiyor ve cenaze defnedilmiştir sen gittiğinde, tabii gidebilirsen. Bu haberi Pasifik Okyanusu’nu geçerken alırsanız muhtemelen 40 yemeğine anca varırsınız!

Süveyş’ten gemiye katılıyorsunuz, aileniz buruk ama mutlu para kazanacaksınız ve hayallerinizi gerçekleştirmek üzere yola çıktığınız için sizinle gurur duyuyor; birkaç gün sonra denizde kayboluyorsunuz! Ne cenaze ne bir haber… Mezuniyet üniformanız üstünüzde annenizle kol kola fotonuz var mutluluktan ağızlar kulaklarda, koca emek ve zahmetle büyütülmüş bir evlat Türk denizcisi olup dünyada ülkemizi temsil edecek diye mutluluk göz yaşları döken anneye Kerç Boğazında kaçak bir STS operasyonunda yaşanan patlamadan dolayı külleriniz dahi verilemiyor. Akıbet; kayıp!

Her gün kahvaltınızı hazırlayıp okula götüren siz aç kalsanız içi sızlayacak anneye; artık ne şartlarda çalıştırıldıysa stajyer kardeşimizin cenazesini teslim ediyorsunuz! Sebep; akciğer enfeksiyonu! Yıpranma payınız yok, aileniz rahat etsin diye yabancı bayraklı gemilerde çalışıyorsunuz Kaptan-Baş Mühendis oluyorsunuz, o kapınızda gezen şirketler yaşınız biraz geçtikten sonra telefonlarınız açmaz hale geliyorlar. Hayat zor para lazım emekli olamadınız yıpranma payınız alındı tabii; kılavuz kaptan oluyorsunuz gemiler boğazları düzgün geçebilsin, limanlara emniyetli yanaşabilsin diye ama yaşınız var tabii çarmıktan gemiye çıkarken kalp krizi geçirip suya düşüp ölüyorsunuz! Ambar kapağına nasıl oluyorsa sıkıştığınızı düşünün, sonra hastaneye gidiyorsunuz hiçbir şeyi yok, gemi yükten düşmesin diye geri gönderildiğiniz gemiden iç kanama nedeniyle cenazeniz çıkıyor. Kadınsınız çalışmak istiyorsunuz sadece işinizi yapmak; ama kadın uğursuzluk(!) getirir gemiye diye dışlanıyorsunuz. Bırakın onu insanca sohbet edip iki güldüğünüzde tacize maruz kalıyorsunuz. Bunu da dile getirirseniz tüm meslek hayatınızı bitirme tehdidine maruz kalıyorsunuz!

Yokuz zaten ne fark eder ki? İyi günde de yokuz kara günde de… Buraya eklenecek binlerce örnek var ne yazık ki. Denizcilerin yaşadığı ağır koşullar gündem olsun istiyoruz. Her iş kolu gibi denizcinin de ezilen bir iş kolu olduğunu bilin istiyoruz. Sistemin yaptığı “hem gezip hem de binlerce dolar para kazanıyorlar” söylemi bu kilit iş kolunun harekete geçebilme korkusuna karşı oluşturulmuş bir baskı hikayesidir. Hem yıpranıyoruz, hem ölüyoruz…

522 Görüntülenme

Share This