8 MART'ın DENİZCİLERİ

Şevin İşlek March 08, 2024

İşçi kadınların çalışma şartlarını iyileştirmek için New York şehrinde gerçekleştirdikleri ilk kitlesel protesto 8 Mart 1857 yılında gerçekleşti. Kadınlar Günü’nün çıkışı bu grevin tarihi olarak lanse edilse de enternasyonel olarak kutlanan 8 Mart’ın çıkışı aslında 1911 yılında New York’ta bir gömlek fabrikasında çıkan yangında, patronun hırsızlığa karşı kilitli olarak çalıştırdığı 146 kadının iş cinayetinde öldürülmesine dayanır. İş cinayetinin ardından gerçekleştirilen protestolar ve zamanla güçlenen ve gelişen kadın hareketleri ile günümüz “8 Mart”ı ortaya çıkmıştır. Kimi zamanlarda fiili yasaklar getirilerek engellenmeye çalışılan 8 Mart, cinsiyetçiliğe, ayrımcılığa, heteroseksizme, erkek şiddetine, patriyarkaya, iş cinayetine, emek sömürüsüne karşı yürütülen mücadele tarihinde simgesel bir öneme sahiptir ve çeşitli anmalar, kutlamalar ve protestolar ile her sene sürdürülmeye devam ediyor.

Tüm iş kolunda olduğu gibi denizcilik sektörü içerinde de kadınlar birçok ayrımcılığa rağmen büyük kazanımlara ve başarılara imza atmıştır. Deniz ve kadın yaşamına dair gerçekleşen kimi önemli adımları ve bilgileri sizlerle paylaşmaktan grurur duyuyorum. 

Tarihte ilk kadın denizciler korsanlık yaparak sektöre giriş yapmışlardır. Erkeklerin domine ettiği patriyarkal bir sektörde bir şekilde var olma mücadelesi veren iki efsane kadın; Mary Reed ve Anne Bonney, 17. yüzyılda, kadın olduklarını gizleyerek mürettebata katılan ilk kadın denizciler olduğu söylenir. O dönemde kadınların askeriyede bulunmasının cezası olduğundan karayiplerde gemiden kaçıp başka bir gemiye binip kendi gemilerinin kaptanı konuma gelmişlerdir. 

17.yüzyıl ortalarında, yelkenli tekneler devam ederken denizcilik hala kadınlara açılmamıştı. Bir kadın erkek kılığına girebilir ve uydurma bir erkek ismi ile çalışabilir ancak farkedilirse tüm kariyeri sona ererdi. Çoğu kadının ticari gemi işletmesinde yer almasının tek yolu erkek kaptanın eşi ya da kızı olmaktı. Mary Patten ise kaptan olan eşinin hastalanması üzerine gemiyi güvenle limana ulaştırmayı başarmıştı.

18. Yüzyıl sonlarında, buharlı gemilerin geliştiği bir dönemde, Eliza Thorrold, dünya'nın ilk lisanslı kadın kaptanı olmuştur. Kocasının zehirlenerek ölmesinin ardından gemi kontrolünü ele geçirerek işletmeye başladı. Ve kanunlar lisanslı bir kaptan istediğinden Eliza’nın lisansı onaylandı.

Gemi üzerinde kadınların hakimiyeti artarken diğer yandan savaşlar ile birlikte daha önce erkeklerin hüküm sürdüğü işlerde kadınlar çalışmaya başladı. Tersane ve limanlarda kadın emeği ve iş gücü artmaya başladı. Öğretmenlik ve hemşirelik gibi kadınların sıkıştırıldıkları mesleklerden yüzde 40 daha fazla kazanmaya başlamışlardı.

Türkiye'de ilk defa gemide bulunan kadınlar 1960'lı-1970'li yıllardan itibaren tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi denizci eşleriydi. ÖSYM’nin resmi sitesinde denizcilik fakülteleri için “Bu programa başvurabilmek için yükseköğretim kurumunun aradığı bütün koşullara ek olarak; erkek ve TC vatandaşı olmak; boyu 1,65 m’den kısa olmamak” ibaresi yer alıyordu. 1991 yılında cinsiyet eşitsizliği yaratan bu ibare kalktı. Hemen ardından, İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi ilk defa kadın öğrencilere kapılarını açmış ve 1995 yılında ilk kadın kaptan Esra Erikçi’yi mezun etmiş oldu. Şu an tüm denizcilik okulları kadın öğrencileri alıyor ve kadınlar denizcilik sektörünün her alanında yer alabiliyor. Kadınlar tanker, dökme, yolcu, ro-ro farketmeksizin tüm gemi tiplerinde, güvertede, makinede, tersanede, limanda, sualtın kesme kaynak işlerinde, her yerde çalışmayı sürdürüyor.

Geçmişten günümüze, patriyarka sadece cis kadınlar için değil, trans kadınlar, intersexler ve eşcinseller için de bir tehdit olmayı sürdürüyor. Michael Dillon, 1972 yılında seyir zabiti olarak işe başladı. İntersex olduğu için iş yerinde maruz kaldığı ayrımcılığa karşı mücadele verdi ve uzun bir süre gemide çalışmayı sürdürdü.

Drusilla Marland ise bir trans kadın olarak çalıştığı gemide maruz kaldığı ayrımcılık, ötekileştirme ve tacize karşı mücadele verdi. Kendisini korumayan şirketi 64.962 £ tazminata mahkum etti. Şu anda feribotta makine mühendisi olarak çalışmayı sürdürüyor.

Kadın+’ların gemilerde verdikleri mücadele gemiye ayak basmakla bitmiyor, erkekleştirilmiş bir sistemin Kadın+’lar için yaşanılabilir bir sistem olması için hala sürüyor. Adeta bir savaşçı gibi tüm tabularla ve tüm zorluklarla savaşan, tüm mobbinglere, tacize, ötekileştirmeye karşı mücadele eden, kadınların da istediği her işi yapabileceğini gösteren, denizci kadın+’lara teşekkürü bir borç bilirim.

Kadın almayan şirketlere inat, gemide varolmalarının bile uğursuzluk olduğunu düşünenlere inat, gemide kadın başına ne yapacaksın diyenlere inat, sırf kadın diye daha çok iş verip yıldırmaya çalışanlara inat mesleğini emekle ve aşkla yapan kendinden önce kız kardeşlerini düşünen sırf "bak gördün mü kadınlar yapamıyor işte" denilmesin diye fazladan iş yapan elinden gelenin hep bir fazlasını yapmaya çalışan karada da denizde de ne zaman zorda olan bir kız kardeşini görse elinden tutan çalışkan ve dayanışma içerisinde olan liman işçisinden kaptanına tüm kadınlar iyi ki varsınız!

Hepimiz o kadar başarılıyız ki gelecekte de böyle devam edecek. Eminim mesleğe yeni gelen kız kardeşlerimiz bizim yaşadığımız hiç bir mobingi ve zorluğu yaşamayacak. Çünkü biz bu düzeni değiştireceğiz. Hemen olmayacak belki ama gelecekte mutlaka olacak. Sayımız her geçen gün artıyor. Her geçen gün çok daha iyi oluyoruz. Kadın denizciler yurt dışında da tanınmaya ve başarıları ile konuşulmaya başladı. Bu gurur hepimizin. Bizim dayanışmamız o kadar büyük ki hiç kimse unutmasın, biz asla yılmayacağız. Hepimizin pruvası neta rüzgarı kolayına olsun.

307 Görüntülenme

Share This