M/V Kafkametler'in Katili Armatör-Devlettir!
M/V Kafkametler'in Katili Armatör-Devlettir!
Denizcilik sektöründe olan ya da olmayan herkes denizcilerin ne yaşadığını görsün. Kölelik koşullarında çalışan denizcilerin mücadelesi herkes tarafından sahiplenilmelidir. M/V Kafkametler gemisi Türkiye sahillerinde batan ilk gemi değildi. Nice gemiler bu coğrafyanın denizlerinde öylece battı. Baştan sona hukuksuzluğun, rüşvetin, liyakatsizliğin, mobbingin, insan canını hiçe sayacak şekilde çalıştırmanın, kasıtlı insan öldürmenin sonucunu yaşıyoruz. Soma'da, Ermenek'te, Torunlar'da, Siirt’te yaşanan işçi katliamları nasıl gerçekleştiyse Kafkametler gemisinin batması da aynı sebeplerdendir. Geminin batma nedeninin fırtına olduğunu söylemek, depremde yıkılan bir binanın kaçak yapılaşma, kolon kesme, deniz kumu kullanma ya da bilumum sahtekarlıkları görmezden gelip 'kader planı' demekle aynıdır. Yaşanılanlar ne kaza ne de kaderdir. Kafkametler bir işçi katliamıdır. Ve katiller cezalarını çekene kadar da mücadelemizi sürdüreceğiz.
19 Kasım 2023 tarihinde Kafkametler Denizcilik A.Ş. şirketine bağlı Kafkametler gemisi Türkiye limanı olan Karadeniz Ereğli limanının hemen önünde dalgalarla boğuşarak battı. Gemi telsizinden defalarca kez yapılan çağrılar liman kayıtsız kaldı. Türkiye devleti tüm bu süreçte yanı başında kurtarılmayı bekleyen denizcileri kurtarmadı. Tıpkı daha önce tehlike çağrısı gönderen M/V Arvin gemisinin batışını izledikleri gibi M/V Kafkametler gemisinin batışını da öylece izlediler. Kafkametler gemisinde bulunan 12 denizcinin kaybolduğu haberi verildikten sonra dahi Arama ve Kurtarma Operasyonuna (SAR) başlanmadı. 1 gün sonra bir denizcinin cansız bedeni kıyıya vurana kadar SAR yapılmadı.
Bir denizcinin kaybolması demek ne yaşadığının ne de öldüğünün bir kanıtı olmaması demektir. Burjuvazi bizleri sermaye birikimi uğruna onar onar kaybetmeye devam ediyor. Fakat ne armatörün ne de devletin hiçbir kaybı olmuyor. Aksine armatörleri koruyan sigorta şirketleri onların zararını karşılıyor. Bizimse şanslı olanlarımızın cesedi kıyıya vurursa bir mezarı oluyor.
Karadeniz'de standart altı gemilerin kışın çalışması çok büyük risktir. Armatör ve devlet bu riski bilmelerine rağmen sorumluluğunu gemi kaptanına yükler. Kaptan ise çoğu zaman şirket tarafından baskıya maruz bırakılır. Standart altı gemilerin çalışması da tüm sözde denetlemelere rağmen hâlâ sürmektedir.
Standart altı gemilerin hâlâ çalışmasında, Liman Devlet Kontrolü (PSC) denetimlerindeki usulsüzlükler ya da rüşvet herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Zaten karinadaki ve balast tanklarındaki delikler ya da gemi saclarındaki sıkıntıların hiçbiri PSC'ler tarafından denetlenmez. PSC’ler can kurtarma teçhizatları ve yangınla mücadele ekipmanları denetimine bakar ve Karadeniz'de çalışan standart altı gemilerin hepsi PSC denetimlerini rüşvet vererek yaptırır. M/V Kafkametler'in PSC denetimlerine baktığımızda Ukrayna'nın İzmail limanından alınan PSC denetim raporlarında hiç eksiklik gözükmemesinin nedeni budur. Öyle ki, bu denetimler artık önem teşkil etmez.
Bayrak ya da Klas denetimlerine baktığımızda ise PSC’lerden farklı bir yapı görmeyiz. Eğer gemi Avrupa limanı yapmıyorsa bu denetimler de hiç sıkı tutulmaz.
Her 5 senede bir gerçekleştirilen detaylı tersane sörveyleri ya da belirli aralıklarla yapılan tersane bakım süresinde tutulan 'tersane kondisyon raporları' dikkatle incelenmelidir. Bu raporlara göre geminin bağlı olduğu klas ve bayrak geminin denize elverişliliğini onaylar. Usulsüzlüklerin açığa çıkması için M/V Kafkametler'in batığı incelenmeli ve tersane raporları ile karşılaştırılmalıdır. Kafkametler'in Klas'ı olan Bureu Veritas (BV) ve bayrak devleti olan Türkiye'nin denetçilerinin 1992 yapım bir gemiye nasıl denize elverişli raporu verdiklerinin sorgulanması şarttır.
M/V Kafkametler ile aynı tarihte Ereğli'de ikiye bölünerek karaya oturan M/V Pallada gemisi tıpkı Kafkametler gibi çok yaşlı bir gemi olup aynı şekilde denetimlerden geçirilmiştir. M/V Pallada gibi gemiler nehir gemisi olarak geçmektedir. Bu tarz gemiler şiddetli fırtınalarda ve dalga tepelerinde kolayca kırılıp batmaktadır. Şu an Karadeniz'de M/V Kafkametler ve M/V Pallada gibi çok fazla gemi bulunuyor. Bu tarz gemilerin açık denizde seyretmesine izin verildiği sürece denizci ölümleri de artacaktır.
Ayrıca M/V Kafkametler gemisi batmadan yaklaşık 1 ay önce Romanya’nın Sulina limanı açıklarında karinasında mayın patlaması meydana gelmiş ancak herhangi bir hasar oluşmadı denilerek geminin seyrine müsaade edilmiştir. Ukrayna Rusya arasında devam eden savaş sebebiyle mayın tarlasına dönen Karadeniz sadece fırtınalı havalarda değil mayın, İHA ve füze riskleriyle de denizcilerin yaşamını tehdit ediyor.
Türkiye tarafından denizcilerin ölmemesi için ne herhangi bir önlem alınıyor ne de karasularında tehlikedeki denizcileri kurtarabilecekleri güçlü bir kurtarma ekibi bulunuyor. Kısaca, 6 Şubat depremlerinde göremediğimiz devlet, denizciler boğulurken de ortada yoktu. 2008 yılından bu yana tüm isyanımıza rağmen devletin ısrarla yıpranmadığını söylediği denizciler bir kez daha ölüme terk edildi.
M/V Kafkametler için adalet sağlanana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Herkesi deniz mücadelesini sahiplenmeye, haklarımız için mücadeleye çağırıyoruz.
Yıpranmıyoruz ÖLÜYORUZ
Kaza değil, Kader değil, Bu bir KATLİAM!
Kafkametler için adalet Herkes için adalet!
#KafkametlerKazaDeğilKatliam #YıpranmıyoruzÖlüyoruz