Madleen gemisi Gazze’ye doğru yol alıyor.

Gazze'ye insani yardım ulaştırmak üzere Katanya'dan yola çıkan Madleen isimli sivil yelkenli, yalnızca abluka altındaki bir halkla dayanışmayı değil, aynı zamanda denizcilik alanındaki emek, hukuk ve vicdan sınavını gündeme taşıyor. İçinde çevre aktivistleri, milletvekilleri ve deniz işçileri bulunan gemi, Deniz İşçileri Platformu’nun da desteklediği bir “halklar arası kardeşlik seyrüseferi” olarak tanımlanıyor. Madleen, Filistin direnişine denizden uzatılan bir dayanışma çağrısı ve açık denizlerde sürdürülen bir adalet yolculuğu.

Madleen gemisi Gazze’ye doğru yol alıyor.

Akdeniz – Katanya limanından ayrılan 18 metrelik bir yelkenli, "Madleen", Gazze Şeridi'ne yönelik deniz ablukasını sembolik olarak delmeyi ve insani yardım ulaştırmayı hedefliyor. Ancak bu görev sadece bir dayanışma eylemi değil; denizcilik dünyasında süregiden emek, hukuk ve güvenlik tartışmalarını da beraberinde getiriyor.

Gemideki yolcular arasında çevre aktivisti Greta Thunberg, aktör Liam Cunningham, Avrupa Parlamentosu Üyesi Rima Hassan ve Türk deniz emekçisi ve aktivist Şuayb Ordu gibi isimler bulunuyor. Mürettebat, temel yardım malzemeleri taşıyor ve görevi, “uluslararası insani yardım ilkeleri çerçevesinde” tanımlıyor.

Ancak Doğu Akdeniz’deki güvenlik ortamı, bu sivil seyrüseferin hızla politik bir gerilim hattına dönüşmesine neden oldu.

---

“Bu yalnızca bir yelkenli değil, bu bir mesajdır”

Deniz İşçileri Platformu – Türkiye merkezli bağımsız bir işçi oluşumuMadleen’in seyrüseferini, “deniz emekçiliğinin ve insan onurunun kesişim noktası” olarak nitelendiriyor.

Platform adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

> “Madleen’deki mürettebat, deniz işçilerinin tarihsel birikimiyle hareket ediyor. Bu gemi yalnızca Gazze’ye değil, küresel vicdana da yük taşıyor. Eğer bu gemiye müdahale edilirse, bu yalnızca aktivistlere değil, denizciliğin sivil doğasına, bütün halklara, ezilenlere karşı yapılmış bir saldırıdır.”

---

Uluslararası hukuk, abluka ve deniz emekçileri

Geminin yola çıkışından itibaren İsrail donanmasının olası müdahalesi gündemde. Mayıs ayında, aynı koalisyona bağlı başka bir gemi olan Conscience, Malta açıklarında bir insansız hava aracı saldırısıyla durdurulmuştu.

Deniz İşçileri Platformu, denizcilik hukukuna atıfta bulunarak şu uyarıda bulunuyor:

> “Deniz ticaret hukuku ve uluslararası insani hukuk, silahsız bir yardım gemisine yönelik askeri müdahaleyi meşru kılmaz. Gemi mürettebatı, IMO standartlarına uygun şekilde sivil statüdedir.”

---

Limanlar, bayrak devletleri ve sessizlik

Madleen gemisi şu anda sanki bayraksız bir statüde gibi seyrini sürdürüyor. Bu durum, gemi bayrak devleti ve liman otoritelerinin sorumluluklarını görmezden geldiğini gösteriyor.

Deniz İşçileri Platformu ise bayrak devletlerin ve liman ülkelerinin bu konudaki sessizliğini eleştiriyor:

> “Uluslararası denizcilik otoriteleri, sorumluluklarını yerine getirmediğinde, deniz emekçileri ve sivil toplum gemileri açık denizde yalnız bırakılıyor. Bu, sadece siyasi bir konu değil; iş güvenliği ve deniz emekçisinin yaşam hakkı sorunudur.”

---

“Gemidekiler bizim kardeşimizdir”

Platformun sözcülerinden biri, yaptığı açıklamada şunları söyledi:

> “Madleen’deki her bir kişi, açık denizde yalnız bırakılan on binlerce deniz işçisini temsil ediyor. Gemiye yapılacak her müdahale, bizim için de bir saldırıdır. Limanlara sokulmayan, sigortasız, sendikasız çalıştırılan her denizci, bu gemide temsil ediliyor.”

---

Son Durum: Takipte kalın

Madleen, 7 Haziran’da Mısır karasularına yaklaşırken, Akdeniz üzerinde askeri insansız hava araçlarının gözlem yaptığı bildirildi. İsrail Savunma Kuvvetleri'nden resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak diplomatik kaynaklar, “müdahalenin masada olduğunu” ifade etti.

Deniz İşçileri Platformu ise süreci canlı olarak takip ediyor ve olası bir askeri müdahalede uluslararası emek örgütlerini, sendikaları ve liman işçilerini harekete geçmeye çağırıyor.

---

Bir not defteri: 2010'dan bu yana değişmeyen deniz gerçeği

2010 yılında, yine Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisinde yaşanan kanlı müdahale hâlâ hafızalarda. Aradan geçen 15 yılda çok şey değişti. Ama deniz, hâlâ bir emek ve mücadele alanı.

Silah yok, reklam yok, gösteri yok. Sadece bir yelkenli, bir rota ve bir çağrı var: “Deniz özgürdür. İnsanlık için yol alır. Filistin, nehirden denize özgür olana kadar mücadeleye devam.”

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow