DENİZCİLİKTE KADIN
Denizcilik sektörüne kalbini adayan biz kadın denizciler, erkek denizcilere sunulan haklardan daha fazlasını istemiyoruz. Pozitif ayrımcılık görmek istemiyoruz. Bu meslekte başarılı olan, bizlere yol açan ablalarımız gibi bizden sonra gelecek denizci kadınlara, eşit bir denizcilik bırakmak adına elimizden geleni yapacağız.

Denizcilikte Kadın!
Denizcilik sektöründe kadının yerine tarihsel bir açıyla bakıldığında kadınların denizcilik endüstrisine dahil olması ile ilgili ilk çalışmaların 1989 yılında başladığı bilinmektedir. Dünya Denizcilik Örgütü, kadınların denizcilik endüstrisine entegrasyonu stratejisini 1988’de ortaya koymuş ve 1989’da IMO Kadın Geliştirme Programı başlamıştır. Bu program kadınların mesleğe girişte eşit haklara sahip olmasına odaklanmıştır. İlk olarak bu meslekte kadınların varlığı resmi bir şekilde IMO ile 1989 yılında kabul edilmiş, Türkiye'de ise 2000'li yılların başında kadınlar denizcilik eğitimi almaya başlamıştır. Kadınların denizcilik eğitimi alma kazanımını elde etse bile kadın öğrenciler için belirli bir oranda kontenjan tanınmıştır. Kaldırım Taşları Bir kadın denizcinin eğitim almaya başlamasından itibaren yaşadığı süreci aktarmak istiyorum;
1) Bir kadın, Denizcilik Fakültesini Üniversite tercihlerine yazdığı anda çevresindeki insanlar tarafından “Kadının denizde ne işi var”, “O kadar erkekle nasıl çalışacaksın”, “Erkek işi bu”, “Zor iş kadın yapamaz” gibi tepkiler almaktadır. Çevre baskısı ve kadının bu meslekte yeri olmadığına dair oluşan algılara rağmen bu meslek adına atılan ilk mücadele adımlarında başladığı nokta tam olarak burasıdır.
2) Ardından üniversite hayatı başlıyor ve erkek egemen bu sektörün, erkek egemen sınıflarında kendimizin en az erkekler kadar iyi olduğunu göstermek için mücadele veriyoruz. Karşı cinslerimizin kendini hâkim gördüğü ve gelecekte bizim bu mesleği uzun süreli yapmayacağımıza inandırma çalışmalarına maruz kalıyoruz.
3) Bütün tutkumuzla ve inancımızla seçtiğimiz mesleğimizin staj aşamasında birçok şirkete gönderilen CVler, şirketlerin kapılarından “Biz kadın çalıştırmıyoruz”, “Kadın denizci için personelimiz ve gemimiz uygun değil” gibi tepkiler alıyoruz. Onlara göre kadın denizci iş gücü kaybı olduğundan ön yargılarına maruz kalıyoruz. Aylarca süren, birçok şirketle yapılan görüşmelerden sonra bulabildiğimiz ilk staj bizim için yeniden bir umut oluyor.
4) Gemiye çıktığımızda gemideki personel, zabitler ve hatta limanlarda liman personelleri tarafından yeniden aynı sözleri duyuyoruz: “Evlenmezsin sen”, “Bu mesleği 2 yıl yap karaya geç”, “Ee sen çocuk doğuracaksın devam edemezsin”, “Personelle samimi olma”, “Kıyafetlerine dikkat edersen senin için iyi olur”. Kadın olmamız bu mesleği yapmamamızın gerekçesi olarak gösteriliyor. Kendimizin en az bir erkek kadar çok çalıştığını ispatlamak için daha fazla çalışıyoruz. Gemide verilen psikolojik savaşta gemideki bütün personelle en ufak bir yanlış anlaşılma olmaması için sırada sohbet ederken bile mesafemizi beş katına çıkarıyoruz. İşimizi yapıyoruz ve yaparken tacize uğruyor, cinsiyet eşitsizliğine ve küçük görülmeye maruz kalıyoruz.
Şu an sorun kadınların bu sektörde varlığından çok bu varlığın nereye doğru devam edeceğidir. Ülkemizde kadın denizcilerin 20 yıllık bir geçmişi olduğu düşünüldüğünde geleceğe “Tavizsiz” ve “Eşit” bir denizcilik bırakmak istiyoruz. Daha fazla kadının çalıştığı, hor görülmediği, iş gücü kaybı olarak değerlendirilmediği bir denizcilik istiyoruz ve bunun için çabalıyoruz. Gemiye gelen personel tarafından tacize uğrayan birçok kadın denizci var ve şirketler bunun üstünü örtmeye ve personeline destek olmamakta. Kadın denizcisi tacize uğradığı için, kadın stajyer almama politikası uygulayan şirketler mevcut. Taciz bir kadının suçu değildir. Lâkin mevcut koşullarda gemiye çıkarken bunun mesleğin normalleri olduğu “gemiye çıkarken bunu göze almalıydın"ı dayatıyorlar. Denizcilik sektörüne kalbini adayan biz kadın denizciler, erkek denizcilere sunulan haklardan daha fazlasını istemiyoruz. Pozitif ayrımcılık görmek istemiyoruz. Bu meslekte başarılı olan, bizlere yol açan ablalarımız gibi bizden sonra gelecek denizci kadınlara, eşit bir denizcilik bırakmak adına elimizden geleni yapacağız. Ve geçtiğimiz bu zorlu süreçleri onlar adına hafifletmek için çabalayacağız. Mücadelemiz inancını yitirmeyen her denizci arkadaşımız için devam edecek. Kazanmak değil inanç bekliyoruz.
" Bizler kamaradan çıkarken çekinecegimiz gemiler değil, güvertesinde dans edebileceğimiz gemiler istiyoruz."
"Dans edemediğim devrim benim devrimim değildir” EMMA GOLDMAN
Tepkiniz nedir?






